24 Eylül 2012 Pazartesi

Miniğimin İlk Hastalığı:(

Geçen hafta eşim grip olmuştu, bize bulaştırmaması için onu salona göndermek suretiyle durumun üstesinden geldiğimi düşünüyordum ki ben de grip oldum. Sırf kuzuma bulaştırmayayım diye günlerdir maske takıyorum, ilk taktığımda ağlamaklı oldu. Ce-e yaptım, gülme ağlama arası bir tepki verdi, birkaç ce-e’den sonra alıştı, bu sefer de emzirme sırasında çıkarmaya çalıştı. Emzirme öncesi ve sonrası yaşadığımız öpüşme koklaşma seanslarını da askıya aldım. Uzaktan uzağa sever oldum, babası da koridordan arada bir “oğluuum, tosunuuuum” deyip deyip gitti. Üzülüyorum çocuğu yalnız bıraktık, ne anneden ne babadan ilgi görüyor bu aralar diye ama biz iyileşince telafi ederiz, yeter ki o hastalanmasın diyordum.
Maalesef ilk hastalık sinyallerini vermeye başladı. Çok fazla öksürür oldu. Doktorunu aradım, muayene etmem lazım dedi. Cumartesi götürdük, bir şeyi yok grip dedi. Zaten genel hali de iyiydi. Pazar günü öksürüğü çok arttı. Burnu tıkandı, gözleri kızardı. Uykusunda öksürünce canı yanarmış gibi ağlamaya başladı. Emmek istemedi, çok halsizleşti. Nefes alıp verirken inleme de olunca acile götürdük. (Tabii tahmin edersiniz ben gidemedimL)
Neyse ki ciğerlerine enfeksiyon inmemiş, boğazı kötüymüş. Soğuk buhar vermişler tıkandığı için. Ben her ne kadar ilaca çok sıcak bakmasam da küçük olduğu için ağır atlatır diye ilk antibiyotiğini almış miniğim. Bir de hastaneye göndermeden önce emzirmek istemiştim, emmedi. Sonra eşime telefon ettiğimde arkadan ağlama seslerini duydum, acıkmış tabii, ağlayacaktım neredeyse, ben buradayım o orada annesiz…
Gece de ateşi 38’e çıktı. Ateş ölçer yüksek ateş diye sinyal vermeye başladığında resmen elim ayağım boşaldı, tüm evi ayağa kaldırdım. Soğuk kompres yaptık, calpol verdik, sürekli ateşini ölçtük.
Bugün de burnu tıkalı, serum fizyolojik damlatıyorum ama o da sayılı verilebiliyor. Anne sütü duymuştum burnu açar diye, onu denesem mi diye düşünüyorum. Tabii iştahı da yok, emmek istemiyor, çok şiddetli öksürüyorL Azitro(antibiyotik) ve Peditus(soğuk algınlığı) şurup kullanıyoruz.
Şimdi uyuyor kuzum hırıltılı hırıltılı,  bu kadar küçük yakalanmasaydı ya bu hastalığa. Sık sık da emziriyordum, anne sütü koruyucuydu ama olmadı gene de yakaladı bebeğimi bu hastalık illetiL Bebekler anne olduğumdan beri çok daha korunmasız, çok daha savunmasız geliyor. Onlara hiç bir şey olmasın, Allah hastalık yüzü göstermesin, annelerinden, babalarından ayırmasın ve hayırlı, upuzun ömürler versin inşallahhhh…(Duygulandım yine)

22 Eylül 2012 Cumartesi

Konumuz Mutfak

Son zamanlarda evimizde İç Anadolu rüzgârı esiyorJ Kayınvalidem bir süredir evimizde misafir. Bu sayede değişik tatlar deneme fırsatı buluyorum.
Bugün ilk aşırımı yedimJ Benim gibi bilmeyip daha önce yemeyenler için aşır aslında aşure. Bunda ne var demeyin çünkü bildiğimiz (ya da benim bildiğim) aşurelerden farklı. Et suyunda mercimek, nohut, fasulye, buğday, üzüm, ceviz, fındık, fıstık (işte elde ne varsa) biraz da salçayla yapılıyor. Daha sulu çorba kıvamında, şeker atılmıyor ama içindeki üzüm zaten tatlı bir tat bırakıyor.  Eşimin yoğun talebiyle yapıldı. Yemeden önce damak tadıma pek uymayacağını o yüzden sadece tadına bakacağımı belirtmiştim zaten, o yüzden yemem konusunda baskı da olmadı, beklenti deJ
Eskiden tarhanayı sadece çorbadan ibaret sanırdım. Tarhana deyince özellikle Ramazan ayında iftarda çok sık pişen ve severek yediğim bir çorba gelirdi aklıma. Ama artık öyle değilJ Tarhana buğdaydan yapılan güneşte kurutulan atıştırmalık bir yiyecekmiş de (Bir nevi cips, tabii daha sağlıklısıJ) Ama yine alışkanlıklar, damak tadı olayı… Eşim kıtır kıtır yese de, benim yedikçe ağzımda büyüyen bir sonucu oldu. Ama giderek seveceğimi düşünüyorum.

Ve bamya çorbası… Israrla yedirilmeye çalışılan ve ısrarla reddettiğim bamya çorbasıJ Özellikle düğünlerde yapılır ve çok sevilirmiş. Ben küçüklüğümden beri bamya konusunda hep sıkıntı çekmişimdir. Bırakın yemeyi, bulunduğum yerde pişmesi bile kokusu yüzünden rahatsız eder beni. Gerçi çorbasını denemedim, benim bahsettiğim yemeği ama bu konuda sabit fikirli olmayı ve denememeyi tercih ediyorumJ
Ama bir de kaymak börekleri var kiiiiii yeme de yanında yat dedirten cinstenJ İlk duyduğumda çok yağlı olur sanmıştım ama öyle olmuyor. Kocaman saçlarda hamur açılıyor, sonra odun ateşinde kaymaklı börek pişiriliyor ve sıcak sıcak yenmesi şart oluyorJ
İstanbul’a yerleşmeden önce bizim oralarda değişik yemekler olduğunu bilmezdim. Bir süre pazarda ve markette şevketi bostan aramıştım, sonra başarılı olamayacağımı anlayıp vazgeçmiştim. Keza arap saçı için de aynı umut ve hüsran. İzmir dönüşlerinde kavanozlarda enginar, envai çeşit ot ve yeşillik getirdiğim de olduJ
Bir de kebap mevzusu var. İşyerimin yemekhanesinde fırında krep içinde etli, bezelyeli, mantarlı hoş bir yemek çıkmıştı, aşçıya ismini sorduğumda Manisa Kebabı dedi, afalladım! Çünkü eğer öyle olsaydı defalarca Manisa’da Manisa kebabı yemiş ve nüfus cüzdanında doğum yeri Manisa yazan biri olarak bunu en azından bir kere görmüş olmam,  bilmiş olmam gerekirdi. Üstelik işin komiği aynı yemeği daha sonra İzmir’de İstanbul Kebabı olarak yemiş olmam. Bence zamanın birinde bir aşçı güzel bir yemek yapmış, adını “fırında krep içinde bezelyeli, mantarlı et” koysam hem uzun olur hem de yeterince afili değil, şöyle kebaplı bir şey koyayım, İstanbullulara bunu Manisa kebabı diye, İzmirlilere de İstanbul kebabı diye sunayım demiştirJ
Buyrun efenim benim bildiğim Manisa Kebabı

Bu aralar çoğu blogda kışlık hazırlıklar görüyorum, bizde de sürüyordu, dün bitti. Bunlar da kışın tüketeceğimiz domateslerimiz

Herkese iyi haftasonlarıJ

9 Eylül 2012 Pazar

Çokoprensim 5 Aylık!

Bugün oğlum 5.ayını doldurdu. Bu ay, hayatımızda bolca ilkin yer aldığı bir ay olarak kayıtlara geçti.
*İlk bayramımızı yaşadık. (19.08.2012-21.08.2012 Şeker/Ramazan Bayramı)

                                                                                                                        
 *Ayak ilk kez ağızla buluştu. (04.09.2012)


*İlk emekleme gerçekleşti. (05.09.2012) Bu konuda daha yeniyiz, çok ağır ve temkinli ilerliyoruz, daha gidecek çok yolumuz varJ Azıcık emeklemede hemen yorulup kollar ve ayaklar yana açılarak yüzüstü pozisyonda yatıyoruzJ
*İlk dişimiz patladı. (06.09.2012) İlk bulan anneanne, babaanne ve baba olduJ Bu nasıl oluyor derseniz; ilk ben fark ettim aslında(Aramızda kalsın:p) O sırada odaya giren babaannemizi çağırdım, “Ağzında beyaz yara gibi bir şey çıkmış bakar mısın, tam anlayamadım” dedim, tabii bakınca hemen dişi gördü ve “Diş bu diş!” diye sevindi her şeyden habersiz kayınvalideciğimJ Sonra kader ağlarını tam da istediğim gibi ördü, o çıkınca odaya annem girdi ve aynı diyalog tekrar yaşandı ve dişi ilk bulan anneannesi olduJ Akşam oldu, babamız eve geldi, ne yalan söyleyeyim en çetin ceviz o çıktıJ Hem gün ışığı olmamasından, hem de cinliğinden dişi görmekte çok zorlandı ama neticede gördü işte, ilk bulan babası olduJ Neyse sonuçta herkes dişi bulanın 3ü olduğunu kabul etti, gelsin hediyeler modundayızJ
Bu ay kazandığımız yeni gıcık huylarımız da var. Uyku saati geldiği halde hala uyutulmadıysa aşırı huysuz hale geliyor, saati biraz geçirdiysek uyutmak çok zor oluyor. Doğduğundan beri karnı acıktığında bunu öksürür gibi yaparak (tam öksürük değil, öksürüğe benzer sesler) belli ediyor, son zamanlarda bu hareketi biraz fazla yapar ve ben hala emzirme pozisyonuma geçip onu kucağıma almadıysam vay halime!
Yattığım yatağın hemen yanında aynalı dolap var. Üzerime yatırıp kendimizi seyrediyoruz uzun uzunJAynada kendini görünce kahkahalar atıyor kendini beğenmiş oğlumJ
Suyu çok seviyor, yıkanırken ayağıyla suya şap şap yapmak en büyük zevklerinden. Amma velâkin sudan çıkarıldığı an kıyamet kopuyorJ

Ben biraz haşin seviyorum. Kucağıma alıp öperek, mıncıklayarak, poposuna patlata patlata seviyorum. Öpme dediysem 1 tane 2 tane değil, sürekli hız kesmeden öpücük bombardımanıJ İlk önce suratında kocaman bir gülümseme beliriyor, gözlerini kapatıp öylece bekliyor, sonra kahkahalar eşliğinde, minik parmaklarını saçlarıma geçiriyor, öyle de sıkı tutuyor ki her seansımız sonrasında bir yığın saç kaybediyorum, ama değerJ

En sevdiği oyun ce-e oyunu, ağlarken bile ce-e yapıldığında 1-2 sn bile olsa gülümsüyorJ Şarkıları da çok seviyor, doğduğundan beri Fış Fış Kayıkçıyı söylüyorum, acayip keyifleniyor. Bu ay repertuarımıza Ali Babanın Çiftliği ve Mini Mini Bir Kuş’u da ekledim. Ama çok anlaşılır “anne” dediği halde “baba”nın ba’sını bile söylemeyen oğlum için, kıskanç babası Ali Babanın Çifliğini “...çiftliğinde Ege Demir var, baba baba diye bağırır ...” şeklinde söylüyorJ
Dün doktor kontrolümüz vardı. Geçen ay demir ilacına başlamıştık ama ilacı içer içmez aşırı kusması olduğu için 1 hafta kullandık ve kestik. Bu ay da kullanmıyoruz, önümüzdeki ay tekrar başlanacak.
Geçenlerde sağlık bakanlığının hastane ve sağlık ocaklarına dağıttığı demir ilacını geri toplattığını okumuştum. Gerekçe ise “analizler sonucu kullanıma uygun bulunmaması” Bu analizler neden dağıtılmadan önce yapılmıyor ya da bu uygunsuz damlayı kullanmanın bebeklere ne gibi olumsuz etkisi olacak Allah bilir. İnsan artık neye güveneceğini şaşırıyor. Bir taraftan vermeyeyim, annelerimiz bize kullandı mı ki diyorum, diğer yandan da ya oğlumu iyi bir şeyden mahrum bırakıyorsam diyorum…
Bu ay ek gıdalara ufak bir başlangıç yapıyoruz. İlk olarak meyve püresi ile başlayacağız. Ben meyve olarak elmayı seçtim. İyice yıkadıktan sonra, kabuklarını soyup cam rendede rendeleyip 11:00’de 1-2çay kaşığı ile başlayacağız. Hergün aynı saatte azar azar arttırarak, alıştıktan sonra istediği miktarda vereceğiz. Armut, elma, şeftali, kayısı, üzüm bebeğe verilebilecek meyvelerdenmiş. Çilek ve kivi alerji riski yüzünden, muz kabızlık, mandalina ve portakal asitli olduğu için tercih edilmiyormuş.
 Meyveden 4-5 gün sonra saat 14:00’de patates, havuç, pirinç ve 1 tatlı kaşığı zeytinyağından oluşan sebze püresine başlıyoruz. Yine 1-2 çay kaşığı ile başlayıp gitgide arttırıyoruz.4-5 günde bir yeni sebze ekleyebiliyoruz. Domates, patlıcan ve baklayı 1 yaşına kadar vermiyoruz.
Sebzeden 4-5 gün sonra saat 16:00’da ev yapımı yoğurt menümüze ekleniyor.
Son olarak 19:30’da muhallebimiz var. 1 su bardağı su ve 3 tatlı kaşığı pirinç unu kısık ateşte muhallebi kıvamına gelinceye kadar pişirilir. Ocaktan indirildikten sonra soğumaya yakın içine 6 ölçek devam sütü mamasından katılır ve karıştırılır.
Bunların dışında aralarda ve gece anne sütüne devam ediyoruz. Haydi bize afiyet olsunJ
Bunları detaylı yazmaya özen gösteriyorum, hem başka annelere fikir vermek, hem de daha deneyimli annelerin tecrübelerinden yararlanmak için. Mesela geçen ayki kontrolümüzde doktorumuz damakları kaşındığı için diş jeli kullanabileceğimizi söylemişti. Sevgili İlknur bazı yerlerde tavsiye edilmediğinden bahsetti. Biraz araştırınca bazı doktorların önerdiğini, bazılarınınsa önermediğini gördüm ve kullanmak içime sinmedi. Her doktor mutlaka bilgilidir ama bence anne, doktorun yönlendirmesiyle araştırıp içine en sineni, aklına en yatanı uygulamalıdır. Sağlıkla büyütelim inşallah en değerlilerimizi…

7 Eylül 2012 Cuma

El Emeği Göz Nurları-3


Keçeyle uğraşmak gerçekten çok keyifli, insan acayip moral buluyor, üzerindeki negatifliği atıyor sanki... Aklımda yapmak için çok sayıda fikir var. Aslında oğlumun odası için duvar süsü yapma niyetiyle başlamıştım, bitirdiğimde yukarıda gördüğünüz gelin-damat magnetleri elimdeydi :)

Buzdolabımızda başka magnetlerle asılı duran düğünümüzde çekilmiş bir fotoğrafın kenarlarına takmak için yaptım. Bende gelinlik, eşimde damatlık, bunlarla hoş durur diye düşündüm:)
(Yalnız bluzumdan taş yolmaktan yakında taşsız kalacak, birşey değil koparılan taşların yerleri belli oluyor:))

Baykuş Yastık Çekilişi


Son zamanlardaki baykuş sevdam malumunuz:) Resimdeki baykuş yastığı beğenmiş ve almaya karar vermiştim. Derken yastığın yaratıcısı Hazel Design 'ın çekilişinde yastığı hediye ettiğini gördüm ve bu bir işaret deyip, çekilişe katılmaya karar verdim:) Her ne kadar bana çıkacak olsa da "yine de şansımı deneyeyim" derseniz buradan buyrun:)


3 Eylül 2012 Pazartesi

Bir Şey Yap Güzel Olsun


"Bir şey yap güzel olsun.
Çok mu zor?
O vakit güzel birşey söyle.
Dilin mi dönmüyor?
Güzel birşey gör veya güzel birşey yaz.
Beceremez misin?
Öyleyse güzel birşeye başla.
Ama hep güzel şeyler olsun.
Çünkü her insan ölecek yaşta."
Şems-i Tebrizi
Bugün hayatımızda güzel bir şeyler olsun. Güzel bir şey söyleyelim, güzel bir şey görelim veya yazalım, güzel bir şeye başlayalım ama hep güzel şeyler olsun. Bugün son günümüzmüş gibi yaşayalım, güzel bir şeyler yapalım…
Herkese iyi haftalar diliyorum.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...