30 Kasım 2012 Cuma

Mama Sandalyemiz

Ege Demir 5 aylıkken ek gıdalardan yavaş yavaş tattırmaya başladık, tam öğün olarak yemediği için mama sandalyesine ilk etapta ihtiyaç duymamıştık. 6. ayında kahvaltı-öğle yemeği gibi öğünleri olunca ihtiyaç da büyüdü ve araştırmalara başladım. Chicco Polly'i beğenmiştim, ebebekte satılıyor. Tekerlekli oluşu, desenleri hoşuma gitmişti. Tuba'nın bloğunda resimlerinde gördüğüm mama sandalyesi de Chicco Polly'miş, onunla konuştuğumda dokusunun biraz terlettiğinden ve çok yer kapladığından bahsetti. Bana İkea'nın klasik mama sandalyesini önerdi. Görüntü itibariyle tabii ki Chicco çok daha iyi, hani olur ya anneler bazen bazı şeyleri çocukları için değil de kendileri için alır, yani Ege Demir için Chicco yada İkea farketmezken, ikisi de aynı işi görecekken, biraz daha şık olanı daha güzel geliyor annesine. Ama sonra düşündüm Ege Demir doğduğundan beri ona kendim için aldığım birsürü şey var.. Daha iyisi, güzeli olsun diye daha fazla para döktüğüm, kullanırken farkı olmadığını anladığım..
 
Tuba'nın önerisi mantıklı gelmişken, bir de Duygu'nun şu yazısını okudum ve kesin olarak İkea mama sandalyesi almaya karar verdim:) Neredeyse 2 aydır kullanıyoruz ve ne iyi yapmışım da bunu almışım diyorum. İyi ki Tuba'yla konuşmuşum, iyi ki Duygu'nun o yazısını okumuşum. İkinize de çok teşekkür ediyorum:)


 
 
Çizgili renkli minder İkea'dan, ayıcık bizden:)
 
 
 
 
 
 
Kırmızı ve mavi önlükler İkea'dan, bunlardan da çok memnunuz:)
 
 
 
Yoğurt da pek güzelmiş:)
 
 
 Ege Demir birşeyler yerken üzerine ne kadar dökülse de müdahale etmiyorum. Yemeğe dokunmasına, her tarafı batırmasına izin veriyorum. Çok keyifli yemek yeme seanslarımız var, benden başka biri yedirdiğinde benimle yediği kadar yemiyor.  Geçen gün çok fazla sulu gıda üzerine dökülünce silmek istedim, aralarda silmediğim için yemek yeme faslının bittiğini sandı sanırım, feryadı bastı, çocuk doymamışken nasıl bitermiş yemek hayret birşey:)
 
 

27 Kasım 2012 Salı

İlk Çekilişime Buyrun:)


Bloğum yıldönümü değil, izleyici sayım şu kadar oldu yapıyorum da değil... itiraf ediyorum çekiliş yapanlara özendim:) Yeni insanlar tanımak istedim, hazır yeni yıl yaklaşırken birilerine hediye veresim geldi:) Daha ne söyleyeyim ki, ha bir de hediyeleri Lösev'den alayım, çocuklarımıza minik bir katkı da benden olsun dedim...

Hediyelerim;
Mutluluk Projesi (Bu kitapla güzel arkadaşım tubanne sayesinde tanıştım. Detaylı bir şekilde kendisinin burada anlatımı var, tavsiye ederim.)
Kemik yastık
Biri kız, diğeri erkek çiçek çocuk
Minik baykuş (Baykuşsuz olmaz:))

Çiçek çocuklar favorim:, ellerini uzatmış çiçek veriyorlar)

Son katılım 25 Aralık, yeni yılda hediyeler sahibine gitsin. Şartlarım klasik:)

-izleyicim olmanız,
-çekilişi bloğunuzda mümkünse fotoğrafla duyurmanız,
-duyuru linki ile beraber mail adresinizi bu postun altına yorum olarak bırakmanız.

Herkese bol şans:)

26 Kasım 2012 Pazartesi

Duvar Ünitesinde Yeni Yılın Modası

Bir önceki yazımda eşimin Ege Demir konusunda pimpirikli biri olduğundan  ve onun bu evhamının beni rahat bir insan haline getirdiğinden bahsetmiştim. Ben bunları yazarken daha önce çekmece kilitlerini ve köşe koruyucularını aldığımız Bauhaus'taydı. Aklında birşeyler olduğunu ve duvar ünitesini güvenli hale getireceğini söylüyordu. Haydi bakalım dedim nasıl bir sürpriz yaşayacağım. 

Veeee karşınnızda 2013 model duvar ünitemiz:)


 
Köşedeki ayrıntıya bakar mısınız:) Bu akşam üzerindeki şeffaf bantlar da çıkacak, altındaki çift taraflı bant sıkı tutsun diyeymiş, bu akşam da üzeri büyük şeffaf bantla kaplanacakmış ki çocuk bu süngerleri ısırıp koparmasın.



Halinden gayet memnun:)







Sınır tanımıyor o daracık yere yatmış resmen:) Ayaklarını yukarı kaldırıp üniteye dayamış, kafası da tam sınırdaydı, bari dedim minder koyayım, rahat yatsın:)

Önce bu ne dedim eşime, sonra bugün bir rahat ettim, bir rahat ettim, ben koltukta takılırken Ege Demir üniteye bir bindi, bir indi, ohhh dedim:) Tabii prototip aşamasında üretici tarafından test de edildi, bir kafa darbe denemesi yapıldı sonra acımıyor, başarılı dendi, çok güldüm:)

Çocuklar ve babaları da olmasa neye gülermiş bu anneler:)


25 Kasım 2012 Pazar

Oyun Köşemiz

Gördüğüm tüm çocuklarda var hiç olmadık yerlere girmek, olmadık şeyleri favori oyuncakları yapmak:) Önce yemek masasının altıyla başladı ama annesi tarafından sehpa ile giriş kapısı kapatılmak suretiyle engellendi, sonra da babasıyla el birliği yapıp duvar ünitesinin eskiden mumlarımın durduğu kısmını ele geçirdi. 







 

Çekmeceler ve köşeler için güvenlik önlemleri aldık. Çekmecelerinki süper, henüz çıkaramıyor, dün akşam 2 yaşında bebek geldi, o da çıkaramadı, heyooo:) Ama köşeler için aldıklarımız pek iyi değil, yapışkanları tutmuyor, biz de çift taraflı bantla tutturduk şimdilik iyi gibi ama bunların sünger olanları varmış, silikondan daha iyidir sanırım, onlardan bakıyorum.

Salon potansiyel tehlikelerle dolu, mobilyaların her yanı sivri, evlenirken hiç düşünmeden almışız, şimdi alacak olsam bunlara dikkat ederdim. Eşime kalsa duvar ünitesini komple atıp, televizyonu duvara monte edecek:) Gerçi televizyon ayrı bir konu, dün akşam gelen arkadaşların çocuğu geçen hafta oyuncakla ekranı kırmış:) Şöööyle bir canavuryus oğulcanıma baktım, ne yalan söyleyeyim korktum:) Bebek milletinden herşey beklenir:) 

Eşim, annem pek bir pimpirikli, onların evhamı beni gittikçe daha rahat bir insan yapıyor:) Sonuçta her an, her dk çocuğun yanında olamam ki, hem azıcık kendine güveni olmalı, düşe kalka büyümeli. Benim stratejim çocuğu gözümle takip etmek, sivri köşelerin olduğu kısımlarda yakın takipte bulunmak ve ciddi bir tehlike anında onu uzaklaştırmak. Emeklerken kafasını yere eğiyor, karşısına bakmıyor, kapıya yaklaşırken eşim hemen yönünü değiştiriyor, bense yanında olup çarpma hızını yavaşlatıyorum:) Böyle böyle öğrenmeli bence.

Ben eskiden böyle değildim, annelik müessesesi beni genişletti hem bedenen, hem de ruhen:) Sonuç olarak ben mesudum, azıcık babalık müessesesi de relax moda girse nasıl olur acaba? Neyse kesin ben evham bir tip olur çıkarım, bu denge iyi sanırım:)


Bim Bam Bom Moriçe'de Çekiliş Var:)


Sevgili Moriçe ilk çekilişini düzenliyor, bu çok şirin hediyeler için buraya buyrun:)


19 Kasım 2012 Pazartesi

Çabuk Geri Dön Uyku Düzeniiii

Oğlum doğduğundan beri hiç bir gaz/kolik problemi yaşamadık. Sütümden ya da emmesinden yana problemimiz olmadı. 2. ayından itibaren kesintisiz gece uykusuna başladık. Ek gıdaya problemsiz geçtik. Daha ne diyeyim ki maşallah demekten başka birşey bulamazdım söylemek için. Tüm bunların benim rahatsızlanmamla ve Allah'ın kimseye taşıyabileceğinden fazla yük vermeyeceğinden dolayı olduğunu düşünüyordum ki hala aynı fikirdeyim. Çok şükür... Kısacası bir bebeğin sebepsiz yere ağlaması ne demek bilmez-dim.
 
Lakin ne olduysa 5-6 gün önce oldu. Eskiden karnı doyan, gecenin son emmesini yapan oğlum sabah 6ya kadar mışıl mışıl uyurdu, uyurduk. Uyandığında da öyle bas bas bağırmaz, gözlerini açar sakin sakin onu almamı bekler, kendi kendine mırıldanır, döner, beni uyandırırdı. Saatlerin geri alınmasıyla artık uyku saati de 9a çekilmesiyle bize kalan vakit arttı, harika düzenimizle mutlu mesut yaşıyorduk ki artık İNGAAAAA mı diyeyim ne diyeyim siz anlayın uykudan feryat figan uyanmaya başladı ve 1,2,3.. artık Allah ne verdiyse o gece için. (Öyle ki bu sabah yataktan kalkmak için oturdum, uyuyakalmışım, gerçekten bildiğiniz uyudum, kafam düşünce uyandım:)) Anneme anlattım, cevabı "Zaten o nasıl bebekti ben anlamadım, şimdi bebek büyütmeye başlamışsınız" oldu. (Homur homur))
 
Önce karnı mı aç dedik, hemen emzirdim, ama yok bu kadar açlık olmaz, emziriyorum 1saat olmadan tekrar, bir sıkıntısı ağrısı mı var dedik, 5-6 gün üstüste sadece geceleri mi, cık bu da olmadı. Ağzının çok suyu akıyor, 5. diş mi geliyor dedik, bu olabilir. Sonra bugün bir yazı okudum, bu bize cuk oturdu:

Bebeklerin aniden geceleri uyanmaya başlamalarının önemli nedenlerinden biri, altı veya yedinci ay civarında bebeklerde tıpkı yetişkinler gibi düzenli ve tekrarlayan uyku aşamalarının oluşmaya başlamasıdır. Dolayısıyla uyku sırasında her doksan dakikada bir de rüya aşaması yaşanır. Bazen bu rüyalar son derece canlı olur ve dolayısıyla bu da bebek için yeni ve bazen de uykusunu bozan bir deneyimdir. Ahh benim minik bebeğim rüya mı görüyormuş:)

Buna yine aynı yaşlarda ortaya çıkmaya başlayan ayrılık kaygısı da eklendiğinde bebeğin neden geceleri anne-babası tarafından rahatlatılma ihtiyacı duyduğu anlaşılabilir. Ocak itibariyle işe başlayacağımdan, ben bile şu an yoğun ayrılık kaygısı yaşıyorum, biri beni de rahatlatmalı:)
 
Uyku zamanını mümkün olduğunca çocuk dostu bir zaman olarak düzenleyin ve değişmez bir uyku öncesi rutini oluşturun. Örneğin akşamları ılık bir banyo bebeğin ihtiyacı olan fiziksel teması sağlayarak rahatlatıcı bir etki yaratabilir. Ayrıca bebeğin odasının kapısını açık bırakın ve gece lambası bulundurun. Sevdiği bir battaniye ya da tüylü oyuncağını birkaç gece uyurken kendi yanınıza aldıktan sonra bunu uyurken bebeğinize vermeniz de yararlı olabilir. Birçok anne-baba, “anne kokusu” olan bu nesnelerin bebekleri rahatlattığını söylemektedir. Kıkırdayan aslan aldım,  bu gece uyku arkadaşı ile uyuyorum:)

Gece uyanmalarına çabuk ancak kısa cevap verin. Unutmayın gece uyanmalarının nedeni gelişimsel bir aşamadır. Sevecen davranın ancak sınır koymayı da ihmal etmeyin. Işığı açmayın, bebeği beslemeyin ve mümkünse yatağından almayın. Eveeeet biz sınırları aşmışız:) 
 
Sırtını okşayın, güven verin, hatta kısa bir ninni söyleyin ancak karşılıklı etkileşimi çok kısa tutun. Amacınız, sadece bebeğe orada olduğunuzu ancak bu rahatlatma ile kendi başına uykuya dalabileceğine güvendiğinizi göstermektir. Bizimki henüz göremedi, bakalım bu gece ağladığında yatağından almadan ninni söyleyeyim, heh:) 

 
 
Tüm miniklere mışıl mışıl, huzurlu, tatlı uykular:)

16 Kasım 2012 Cuma

İki Güzel Etkinlik

Çok güzel iki etkinlik var, ilki Zeynep'ten.. 30 Kasım' a kadar katılabileceğimiz hediyeleşme etkinliğinde hediyelerden birisi mutlaka kitap, diğeri Lösev'den bir hediye olma koşulu var ki bence çok anlamlı:)
 
Diğeri Sade Kahve den.. 20 Aralık'a kadar kendi elimizden çıkan yılbaşı kartlarıyla birbirimizin yeni yılını kutluyoruz, bu da çok şirin bir etkinlik olacak gibi görünüyor:)
 
Yaşasın etkinlikler:)

14 Kasım 2012 Çarşamba

MagnetSever


Ayağa ilk kalktığımda yapacaklarım arasındaydı buzdolabımızın üzerini düzenlemek.. Eski magnetlerin yerine yenilerini koydum, bu hali çok hoşuma gitti. Bu tip ayrıntılar insanın kişiliği, karakteri hakkında ipuçları veriyor bence. Dolabımızı gören benim, çocuk ruhlu (mickey-mini mouse), baykuşları seven, nazara inanan, ekmeği evde yapan (kağıttaki ekmek tarifi oluyor:)) ve en belirgini de magnetleri seven biri olduğumu anlar sanırım:)
 
 
 
 

9 Kasım 2012 Cuma

Çokoprensim 7 Aylık!

İnanılır gibi değil, bugüne bugün 7 aylık koskocaman bir delikanlının annesiyim:) Şu son 1 ay benim için sağlık konularında çok yoğun geçtiği için 6. ayını yazamadım,  6.ay bizim için bir çok konuda dönüm noktası oldu. Yatağında ayağa kalkması, emeklemesi, desteksiz oturması, baba demesi (08.11.2012 itibariyle) :)

5.ayımızda ilk emeklemesine şahit olmuş ve coşkuyla herkese haber salmıştım derken tembel tenekenin uzun süre için ilk ve tek emeklemesi oldu, devamı gelmemişti ki bayramda kendini aştı. Şu an tutamıyoruz yerinde, koridorda yakalıyoruz, halının üzerine battaniye serdik ama oğlum parkenin üzerinde takılmayı daha çok seviyor:)





Desteksiz oturuyoruz:)


Koltuğa tutunup ayağa kalkmak bu aralar en büyük hobimiz


Çok çaba sarfediyoruz bunun için


Arada bir düşüyoruzzzzzzz


Ve düştük:)


Ama yılmıyoruz:)


Ve azmin sonu: başardık:)


Oyuncak yerine kumanda daha mı cazip ne:)


 Çekmeceyi yerinden çıkarırım, içini karıştırırım diyor:)


Gece uykusuna babamızın omzunda dalmak gibisi yok:)


Tabii arada kazalar da olabilir, eee baba olmak kolay değil:)

Bu arada bir babacıyız bir babacıyız anlatamam, hani baba oğul ilişkisinin iyi olması güzel ama bir yere kadar:))

7 Kasım 2012 Çarşamba

Anne-Bebek Dergisi Kasım Sayısında Biz de Varız:)

 
Anne-Bebek Dergisinin Kasım sayısını okurken bir de ne göreyim, İnternet Dünyası sayfasında blogum da var:) Aşırı mutlu oldum, motive oldum:) Ekim sayısında da Ege Demir'in fotoğrafı vardı, onu görünce de çok sevinmiştim, şimdi yine bir mutluluk yaşattılar bana, bu harika anılar için çok çok çok teşekkür ediyorum:)
Siz de Anne-Bebek Dergisinde yer almak isterseniz yapmanız gerekenler burada;) 
 

 
 

Dergiye hayranlıkla bakışına bakar mısınız:) Kapakta çıkan kız bebeklere ilgimiz çok büyük:) Özellikle Eylül sayısındaki bebeğin gönlümüzdeki yeri ayrı, elinden alacak olsam ağlıyor, gösterdiğimde sevinçten kollar bacaklar durmuyor:)


5 Kasım 2012 Pazartesi

Mor Dünya

Geçen gün Ender Saraç'ın Gülben Ergen'in programına konuk olduğu bölümü seyrettim. Mor Dünya çorbası diye bir çorba pişirdi. Çorba bana ilginç geldi çünkü içinde çok çok sevdiğim pancar var, ama hiç pancarlı çorba düşünmemiştim. Pancar benim için haşlanıp, küp küp doğranarak zeytinyağlı, limonlu ve sarımsaklı servis edilen ve neredeyse her yemeğin yanında tüketilebilen bir salata, gerçekten de leziz birşey, ama çorbanın içinde nasıl olur ki diye düşünmekten de kendimi alamadım. Bir de Ender Saraç'ın bu çorbayı yerlere göklere sığdıramaması ve yüksek antioksidan özelliği bulunduğunu söylemesi sebebiyle de pişirmek farz oldu:)

İnternette mor dünya ismiyle birsürü çorba gördüm, içine brokoli, patates yada süt konulanları da var ama ben Ender Saraç'ın tarif ettiği şekliyle yapmayı tercih ettim.Aslında çorbanın içine pancar giriyorsa zaten eli mahkum mor olacak:)

Malzemeler:
  • 3 adet kırmızı pancar (Benimki kocamandı 1 tane koydum)
  • 1 adet ufak boy kırmızı lahana
  • 3 adet kırmızı soğan (Kocaman 1 tane koydum)
  • 1 adet kırmızı havuç (Kırmızı havuç bulamadım, gayet turuncu kullandım)
  • 1 lt şalgam suyu (Su bardağından daha büyük boy bardakla 1,5bardak koydum)
  • nar ekşisi
  • sumak
  • karabiber
  • tuz
  • sarımsak
Pancar, soğan, havuç ve lahana ince ince doğranır, 2 diş sarımsak da konularak tencerede hepsini içine alacak şekilde su ile haşlarak 30dk. kadar pişirilir. Ocaktan indirildikten sonra rondodan geçirilir ve şalgam suyu karıştırılır. İstenilen miktarda tuz eklenir. Servis edilirken karabiber, sumak ve/veya nar ekşisi ile tatlandırılır.






Değişik bir çorba oldu, tadı hoş. Hergün aranacak bir tat değil ama kesinlikle kötü de değil, özellikle faydaları da düşünülürse mutlaka denenmesi gerek diye düşünüyorum, soframızda ara ara olmasına özen göstereceğim. Şimdiden afiyet olsun:)


1 Kasım 2012 Perşembe

Ege Demir

Geçen gün birşey farkettim, evimiz, üzerinde Ege Demir yazan şeylerle dolu. 1, 2 tane değiller, birsürü Ege Demir'li şey var. İşin kötü tarafı 2 isim olunca bunları yazmak/yazdırmak da zor oluyor, yok sığmıyor, birisi küçük birisi büyük oluyor, diyorlar ki tek ismini yazsak...

Ya Ege koy ya Demir koy ismini dimi, yooook illa zorlaştıracağım ya işi:) Ben küçüklüğümde ne hikmetse iki ismim olmasını çok istiyordum, dedim ki ileride çocuğuma iki isim koyacağım bunu derken yaşım 10 falan:) Ondan sonra da çok sorgulamamışım 2 ismin zorluğunu kolaylığını sanırım. Neyse eşime de bana da sanki tek isim gibi geliyor yani Egedemir:)

Evimizden Ege Demir manzaraları:

Hamileyken yaptığım lavanta yastığı


Hamileyken yaptığım kapı süsü


Duvar süsümüzü daha önce göstermiştim, şu an odasının duvarında asılı


Fotoğrafta henüz çok miniğiz, oyuncaklarıyla neredeyse aynı boyda:)


Ege Demir magnetlerimiz


Gemimiz


Trenimiz









 Sevgili Necla'nın diş buğdayımız için yaptığı magnet


Doğumda hediye ettiğimiz magnet

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...